Bumerang - Yazarkafe
Ağlarım ağlatamam; hissederim, söyleyemem,
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzarım!
Oku şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa
Oku, zîrâ onu yazdım iki söz yazdımsa.

Mehmet Akif ERSOY



16 Eylül 2012 Pazar

Olamaz mı!

Söylemesi ne kadar kolay olsa da içerdiği anlamı ve etkisi bir o kadar derin olan kelime "Olamaz!". Bazen "korkuyorum yapamam" diyememenin, bazen ise "istemiyorum ama bunu açıkça söyleyemiyorum" demenin türkçesi.

Gerçekte düşündüğünüzde "olamaz, imkansız" diye tabir edilecek şeyler insanoğlu için çok azdır. Kimin söylediği hakkında çeşitli rivayetleri olsa da içerdiği anlam itibariyle şu cümle etkileyicidir: "Zoru hemen yaparız, imkansız biraz zaman alır." Sebepler dünyasında bazı şeyleri yapmak elbette imkansızdır ancak bu cümledeki imkansızdan kasıt insanların yapmaya cesaret edemedikleri için imkansız diye nitelendirdikleri şeyler içindir. İnsan azmettiği takdirde, eğer Allah izin verirse, yapmak istediği şeyi er ya da geç yapabilir.

Bu konuda, bundan 8 yıl önce 2004 yılında, K.Maraş'ta gezerken bir reklam panosunda gördüğüm, bir spor ayakkabı markasına ait olan şu cümlelerin çok doğru olduğunu ve üzerinde düşünülmesi gereken cümleler olduğunu düşünüyorum:

İmkansız,
Bu dünyayı değiştirebilecek gücü içlerinde keşfetmek yerine,
kendilerine sunulan bu dünyada yaşamayı daha kolay bulan,
küçük insanların ortaya attığı büyük bir kelimedir.
İmkansız bir gerçeklik değil, bir görüştür.
İmkansız iddia değil meydan okumadır.
İmkansız potansiyeldir.
İmkansız geçicidir.
İmkansız yoktur.

13 Eylül 2012 Perşembe

Korkma!

Her canlı gibi insanoğlu da korkar bir şeylerden, görünen veya görünmeyen, var olan veya var olduğu sanılan bazı şeylerden.

Psikoloji biliminde klasik bir söylem vardır: "İnsan tanımadığı, bilmediği şeyden korkar". Korku sadece bundan ibaret değildir ama bu düşünce de doğrudur elbette. Çünkü insan tanımadığı birine yeterince güvenemez. Dolayısıyla ondan kendisine maddi veya manevi bir tehlike gelip gelmeyeceğini bilmediği için ondan korkar. Peki bundan dolayı tanımadığımız, bilmediğimiz herşeyden ve herkesten kaçmamız mı gerekir? Belki de gelebilecek tehlikenin riskini belli oranda göze alıp cesaret ederek karşımazdaki şeyi bilmeye veya karşımazdaki kişiyi tanımaya çalışmalıyız. Sanırım o zaman "korku"nun bu türünü yenebiliriz. 

Bunun dışında insan tanıdığı, bildiği şeylerden de korkabilir. Çünkü geçmişte cesaret ederek bir şeyleri tecrübe etmiş ve bu tecrübeleri onun üzerinde kötü etkiler bırakmıştır. Bir çocuğun sıcaktan korkmadan gidip sobaya dokunması, sonrasında ise eli yandığı için bir daha ömrü boyunca hiçbir zaman sobaya dokunmaya çalışmaması hatta bunu aklından bile geçirememesi gibi.. Evet, bazen insanoğlu o kadar acı tecrübeler edinir ki hayatta; değil sobaya dokunmak sobanın adını bile duymak istemez bir daha. Atalarımızın da dediği gibi sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yiyor bir noktadan sonra artık. Peki sütten ağzımız yandığı için bir daha hayatımız boyunca yoğurt yemememiz ya da bütün sütlerin sıcak olduğunu düşünmemiz ne kadar doğru olur?

Bir korku türü daha var ki bu diğerlerinden biraz daha farklı: sevgiden kaynaklanan korku. Şöyle ki; Allah'tan korkarız, O'nun koyduğu kuralları çiğnemekten korkarız çünkü O'nun rızası bir müslüman için herşeyden üsttedir, çünkü cennete girmek isteriz ve cehenneme girmekten korkarız. Efendimiz (S.A.V)'e layık bir ümmet olamamaktan korkarız çünkü mahşerde O'ndan şefaat istediğimizde hangi yüzle isteyeceğimizi düşünürüz. Annemizden, babamızdan korkarız çünkü bizi büyütüp besleyen, üzerimizde birçok hakkı olan o insanları utandırmak, gücendirmek, üzmek ve kırmak istemeyiz. Arkadaşlarımızı, dostlarımızı, kardeşlerimizi kırmaktan korkarız çünkü hayatımızın kötü anlarında bizleri teselli etmiş, güzel anlarında mutluluğumuzu paylaşmışlardır. Son olarak, bizim için bir zamanlar herhangi biriyken bir gün hayatımıza girip hayatımızı tamamen değiştiren o "özel" insanı üzmekten korkarız. Peki Allah korkusundan kurtulmak için O'nun varlığını, ayetlerini, cennetini, cehennemini inkar etmek  ya da Efendimiz (S.A.V)'e karşı duyduğumuz korkudan dolayı O'nun hadislerini ve sünnetlerini inkar etmek veya annemizi, babamızı, arkadaşlarımızı, dostlarımızı, kardeşlerimizi ve o "özel" insanı üzmekten, kırmaktan, hayal kırıklığına uğratmaktan korktuğumuz için onlardan kaçıp uzaklaşmak veya onları bizden uzaklaştıracak şeyler yapmak ne kadar doğru olur?

Evet insanoğlu bazen korkmakta haklı olabilir. Lakin çoğu zaman o korkudan kurtularak cesur olabilmelidir insan. Çünkü korkarak bazı şeyleri yapmaktan kaçındığınız zaman o şeyin olumsuz şeylerinden kaçınmış olacaksınız belki ama, eğer onu yapmanız size birşeyleri kazandıracaksa, siz korkup da onu yapmadığınız için o kazanca ulaşma ihtimaliniz tamamen sıfırlanmış olacak. İnsan bir şeyleri kazanmak istiyorsa risk alabilmeli doğrusu, cesur olabilmeli ve korkularıyla yüzleşebilmelidir. 

İnsanlık tarihi de bize göstermiştir ki: Korkaklar her zaman kaybetmiş, cesurlar daima kazanmıştır. İşte tüm bunlardan dolayı; "Korkma, korkma!"